Göz Çevresi Kremi Göz Altına Sürülür mü? Siyaset Bilimi Açısından Güç, İktidar ve Beden Üzerine Bir Okuma
Bir siyaset bilimci olarak, her zaman şunu merak ederim: İktidar yalnızca meclislerde mi işler, yoksa aynanın karşısında da mı? İnsan bedeninin, özellikle de yüzün, bir iktidar alanı haline gelmesi modern çağın en ilginç olgularından biridir. Bugün, görünürde basit ama derin anlamlar taşıyan bir soruya bu gözle bakacağız: Göz çevresi kremi göz altına sürülür mü? Bu yalnızca bir güzellik rutinine dair bir merak değil; aynı zamanda beden, iktidar, kurumlar ve ideolojiler arasındaki karmaşık ilişkilerin küçük bir yansımasıdır.
Bedenin Siyaseti: Göz Altı, Görünürlük ve İktidar
Beden, modern siyasetin en sessiz ama en yoğun müzakere alanlarından biridir. Devlet, kurumlar ve medya aracılığıyla sürekli bir “ideal vatandaş bedeni” tanımlanır. Göz altları bu anlamda ilginç bir metafor sunar: yorgun, uykusuz ya da bitkin gözler, toplumun “verimli” birey modeline ters düşer. Dolayısıyla, göz altı kremleri yalnızca kozmetik ürünler değildir; bir tür iktidar aracıdır. Bedenin görünür alanlarını “düzenleme” çabası, vatandaşın kendini disipline etmesinin de bir göstergesidir.
Michel Foucault’nun “biyopolitika” kavramını hatırlayalım: Modern iktidar artık yalnızca yasalarla değil, bedenlerle çalışır. Krem sürme ritüeli, bireyin kendi üzerindeki mikro iktidar pratiğidir. “Bakımlı olma” normu, toplumsal düzenin görünmeyen bir parçası haline gelir. Göz altı kremi böylece bir güzellik ürünü olmaktan çıkar, itaatin sembolü haline gelir.
Kurumlar ve Kozmetik: Düzenin Mikro Mekanizmaları
Devletin kurumları vatandaşın davranışlarını nasıl şekillendiriyorsa, güzellik endüstrisinin kurumları da bireyin bedenine aynı şekilde yön verir. Reklamlar, influencer’lar, uzmanlar, hepsi birer “mikro otorite” olarak bireye nasıl görünmesi gerektiğini öğretir. “Göz çevresi kremi göz altına sürülür mü?” sorusu da bu ideolojik çerçevenin bir ürünüdür. Çünkü her tavsiye, görünüşte teknik bir bilgi sunarken aslında bir güzellik ideolojisi üretir.
İdeolojiler, yalnızca siyasal partiler aracılığıyla değil, günlük pratikler üzerinden de işler. Bir kadının ya da erkeğin göz çevresine krem sürmesi, onun sisteme uyum düzeyini de gösterir. Bu anlamda kozmetik, neoliberal düzenin “vatandaşlık ritüeli” haline gelmiştir. Artık iyi bir vatandaş olmak, sadece oy kullanmakla değil, aynı zamanda “kendine iyi bakmakla” da ölçülür.
Erkeklerin Güç Odaklı, Kadınların Demokratik Bakış Açısı
Siyaset bilimi açısından toplumsal cinsiyet farkları, iktidar ilişkilerinin en belirgin olduğu alanlardan biridir. Erkeklerin bedenle kurduğu ilişki çoğu zaman stratejik ve güç odaklıdır. Bir erkek, göz altı kremi kullanıyorsa, bunu “daha karizmatik görünmek”, “daha güçlü bir imaj çizmek” gibi performatif nedenlerle yapar. Bu, güç ve otoriteyi yeniden üreten bir eylemdir.
Kadınlar içinse durum daha çok demokratik katılım ve toplumsal etkileşim üzerinden şekillenir. Kadın, göz çevresi kremiyle yalnızca kendine değil, çevresine de bir mesaj verir: “Ben buradayım, ben görünürüm.” Bu bakış açısı, estetik eylemleri birer toplumsal etkileşim biçimine dönüştürür. Kadınlar için bakım, dayanışma ve paylaşım alanıdır; erkekler içinse rekabetin, gücün ve kontrolün uzantısıdır.
Bir Krem, İki İdeoloji
İlginçtir ki, aynı ürün farklı toplumsal cinsiyetlerde farklı ideolojik temsillere bürünür. Erkeklerde “stratejik kozmetik” mantığı işlerken, kadınlarda “kolektif güzellik bilinci” gelişir. Bu durum siyaset biliminin klasik kavramlarını bile yeniden düşündürür: İktidar yalnızca egemenlik değil, katılım biçimidir de.
Göz çevresi kremi, bu bağlamda, hem kontrolün hem özgürleşmenin aracıdır. Bir yandan toplum bireyi belli bir estetik düzene uymaya zorlar, diğer yandan birey bu düzeni yeniden yorumlayarak kendi öznel direnişini üretir. Tıpkı demokratik sistemlerde olduğu gibi, beden üzerinde de iktidar ve özgürlük arasında sürekli bir müzakere sürer.
Vatandaşlık, Beden ve Siyasi Estetik
Modern vatandaşlık yalnızca yasal bir statü değil, aynı zamanda bedensel bir varoluştur. Toplum, “iyi vatandaş” tanımını artık bedensel görünümle birleştiriyor. Temiz, bakımlı, dinç yüzler; tıpkı “sorumlu, üretken” bireyler gibi, düzenin devamı için gereklidir. Göz çevresi kremi bu bağlamda, estetik bir tercih değil, bir politik görev haline gelir. Birey, kendi bedenine gösterdiği özenle adeta sisteme sadakatini beyan eder.
Peki, bu noktada şu soruyu sormak gerekmez mi: Gerçek özgürlük, kendi yüzüne ne sürdüğünü bile sorgulamamak mıdır, yoksa sorgulamaya cesaret etmek mi? Siyaset bilimi bize şunu öğretir: Her seçim, görünüşte özel olsa da, toplumsal bir bağlama oturur. Krem sürmek bile bir tercihten öte, bir ideolojik pozisyon olabilir.
Sonuç: Krem, Beden ve Demokrasi
Göz çevresi kremi göz altına sürülür mü? belki dermatolojik olarak evet, ancak siyasal olarak bu çok daha karmaşık bir sorudur. Çünkü bu eylem, bedenin denetimi, estetik normların yeniden üretimi ve bireyin toplumsal konumuyla ilgilidir. İktidar, krem tüpünün ucunda bile kendini gösterir.
Sonuçta, göz altına sürülen her krem, yalnızca cildi değil, modern toplumun iktidar ilişkilerini de yansıtır. Beden bir haritadır; krem, bu haritanın sınırlarını çizer. Ve belki de asıl mesele, kremi nasıl sürdüğümüz değil — bu kremi neden sürmeye mecbur hissettiğimizdir.